Kendini göstermek istemeyen bir yaratıkla baş etmek zorundaydım...
Kendisinin Titandan geldiğini söylüyordu.
- Şu Satürn’ün uydu olan Titan mı? diye soruyorum.
“Hayır” gibisinden bir kaç kelime çıkıyordu ağzından…
- Peki ne? Diye soruyordum.
Hiç cevap vermeye yeltenmiyordu.
- Peki kendini bana göstermeyecek misin? Diye soruyordum.
“Hayır” demekle geçiştiriyordu yine… Bir süre sessizce oturmaya devam ediyordum. Toprağın altından gelen ses sadece beni dinlemekle yetiniyordu. Tek bildiğim Titandan geldiğiydi. Yoksa Titan derken Yunan mitolojisinde yer alan 12 Tanrıyı kastediyordu. Phoebe olabilir miydi? Fakat sesi bir erkeği andırıyordu.
“Titan Satürn’ü artık terk etti.” bu sözler beni düşüncelerimin için sıyırmıştı.
- Nasıl terk etti? Artık Satürn’ün çekiminde değil mi?
“Hayır!” bir süre suskunluk ve ardından, “Bize doğru geliyor...” diyerek konuşmasını tamamlamıştı.
İçimden -Bize doğru geliyor. dedim. Anlamaya çalıştım. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Parça parça bulutların arasında kimi zaman gözüken mavi gökyüzünde bir şeyler aramaya başlamıştım. Yine bulutların ötesinde bir şeyler göremiyordum.
- Bize doğru gelen hiçbir şey yok… Dememe rağmen hiç bir şekilde cevap alamadım.
Sesin geldiği yere doğru eğildim.
- Artık göster kendini bana. Diyordum...
Hiç cevap alamıyordum. Buraya geleli ne kadar olmuştu. Saatime baktım henüz 23 dakika geçmişti. Bu sesi duymaya başlayalı da 19 dakika geçti. Bana Titandan geldiğini söylediğinde sesin nereden geldiği ancak anlaya bilmiştim. Artık oradan hiç bir ses gelmiyordu.
Son zamanlar yaşadığım sıkıntı benimle oyun mu oynuyordu? Sinirlerim gerildi ve yere eğilerek sesin geldiği yeri ellerimle kazmaya başladım. Toprak çok sert olmamasına rağmen yeteri kadar kazamıyordum. Ben bağırmaya küfretmeye, etraftaki insanlar bana doğru koşmaya başlamıştı. Ben ise çoktan toprağa kafa atarak o canavarı öldürme girişmiştim.
Gözlerim kararıp kendimden geçtiğimde çoktan beni ilaçlarla uyutmaya başlamışlardı.

Yorumlar
Yorum Gönder