Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ruh etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus Güneş soğumaya başladı, Tam orta yerinde büyümeye başlayan bir diken, Selam kırık bacak!

Tekdüze Bir Düzelik

Benim ruhum söküldü kafatasımdan, beni avuç içinden iki ağacın arasında ölülerini bekleyen çukura üfledi. Korktu bir takım şaşı kuşlar, ne tarafa uçacağını bilemeden uçtu durdu. Sadece bir tanesi ağaca çarptı ve öldü. Soyun hey ruh, bedeninin her parçasını ben oluşturacağım... Bir kova su getiren geveze baykuş az ileride başka bir ağacın kökünde ölü bulundu. Üzerlerine beyaz çarşaf geçirmiş bazı adamlar baykuşun ölüm sebebini bulmaya çalışıyorlardı. Önce kuşa baktılar, sonra ağaca, sonra yine kuşa baktılar, sonra da birbirlerine baktılar ve sırt sırtta verip ağıt yakmaya başladır… Ağıtı duyan baykuş dirildi. Ağıt yakanlarla ağıt yakmaya başladı. Ölüsünü gören baykuş gözyaşları dökmeye başladı. Sonrasında ölüsüne sarıldı ve ölüsü dirildi. Beyaz çarşaf giyinmiş adamlar orayı terk ettiler, baykuş dirilen ölüsünü bıraktı ve ağacın dalına kondu.

Cüceler Aklın Posası

İki üç gündür dikkat ediyorum da ruhum yerinde değil. Salon kapısının altından artık cüceler geçemiyor. Çünkü geçen gün deprem oldu. Zangır zangır sallanan binanın ortasında kalan kapı zemine oturmuştu. Ben cücelerim oradan geçebiliyordur diye umursamadım. Fakat onlar çok kez gelip gitmişler kimse onlara kapıyı açmayınca bir daha gelmemişler. Başka bir kapı eşiği bulmuşlar. Artık oradan geçiyorlarmış... Çok yalvardım onlara, fakat yine de gelen kimse olmadı. Bir ara içlerinden biri gelecek gibi oldu. Fakat o sıska vücudunu yerinden oynatmadı bile… Size bahsettiğim bu cüceler yaklaşık 33 asır öncesinden geliyorlarmış, onlara bu zamana kadar nasıl yaşadıklarını sorduğum da, “Sağlıklı beslenmek…” cevabını veriyorlar. Düşünüyorum da, amma da çok sağlıksız beslenir olduk… Bu yüzden değil midir ki spor salonları doldu taştı. Her neyse cüceler artık buraya gelmeyecek, ben de şu kapıyı tamir ettireyim de bakarsın içeriye biraz da olsa temiz hava gelir....

Şema Ve Ölüm

Bugün buraya kendimi öldürmek için geldim. Sabah uyandığımda iyi bir günün beni beklediğini düşünürken, yapamadıklarım bir tokat gibi yüzüme çarptı. İsteyemedim. İstemiyorum da… Suni deri kaplama sandalye de paranın olmadığı bir biçim hayal ettim, birden karşıma şema çıktı. Şemanın dal budaklanan kollarının sol uç kesiminde benim adım yazıyordu. Adımı bir kalemle daire içine aldım. Sonra daksil ile üzerine bir şerit çekerek mor renk yazan bir tükenmez kalem ile “Öldü” yazdım. Telefonun çaldığını bile duyamıyordum. Üst geçitte tacize uğrayan siyah kot pantolonlu kadını bile göremiyordum. Çünkü suni deri ile kaplanmış sandalyede şemanın en tarafına dönmeye çalışıyorum. Bir sürü kıvrım var. Parmağımla şemanın çizgilerini takip ederek en üste çıkmak istiyorum, fakat yolumu bulamıyorum. Bir süre sonra fark ettim ki yine kendi ismimin üzerindeyim. Az önce daksille üzerine şerit çekmiştim. Evet, şimdi farkına varıyorum. Bu sefer şeridin sağ tarafındayım. Daksilde hiç bir i...

Kendi Eksenimde Titan

Kendini göstermek istemeyen bir yaratıkla baş etmek zorundaydım... Kendisinin Titandan geldiğini söylüyordu. Şu Satürn’ün uydu olan Titan mı? diye soruyorum. “Hayır” gibisinden bir kaç kelime çıkıyordu ağzından… Peki ne? Diye soruyordum. Hiç cevap vermeye yeltenmiyordu. Peki kendini bana göstermeyecek misin? Diye soruyordum. “Hayır” demekle geçiştiriyordu yine… Bir süre sessizce oturmaya devam ediyordum. Toprağın altından gelen ses sadece beni dinlemekle yetiniyordu. Tek bildiğim Titandan geldiğiydi. Yoksa Titan derken Yunan mitolojisinde yer alan 12 Tanrıyı kastediyordu. Phoebe olabilir miydi? Fakat sesi bir erkeği andırıyordu. “Titan Satürn’ü artık terk etti.” bu sözler beni düşüncelerimin için sıyırmıştı. Nasıl terk etti? Artık Satürn’ün çekiminde değil mi? “Hayır!” bir süre suskunluk ve ardından, “Bize doğru geliyor...”  diyerek konuşmasını tamamlamıştı. İçimden -Bize doğru geliyor. dedim. Anlamaya çalıştım. Kafamı ...

Perde Arkasındaki El

Bugün bir insanı daha gözlerini oyarken yakaladım. Pencerenin dış tarafında bir mülkiyet ezberciliğinde neyi ne zaman nasıl yaşaması gerektiğini bilmeyen bir at nalı buldum, o artık perdenin arkasında… Beden ikili oynar, fiziksel bir arayış - Fiziksel yaralanmalar bedeni…-, zihinsel bir arayış, - korkuysa zihni felç eder. - tüm bunlar harika göz renklerime bir destek niteliği taşıya bilir. Ama ben yeni bir başlangıç yaptım. Akşam üzerine doğru bir buçuk metre mesafeden çöp kovasını izledim, benden etkilendi. Bana kokusunu yolladı. Yoldan geçen arabadan hoş bir müzik sesi geliyordu. İsyankar bir gettonun Arabesk Rap’i kedileri korkuttu. Beni çöp kovası korudu, kokusuyla sardı iki kere, sonra altını pisletti. Yol ağladı.