Yelkovanın bu halini görünce çok fazla sıcağa maruz kalabilmiş olacağını düşündüm. Akrep ise yerinde yoktu, sadece dakikalar işliyordu. Bir de onu takip eden saniyeler… Biri zamanı yok etmeye çalışmıştı. Fakat kim olduğu belli olmayan bir hırsızın ellerinde tüketiliyordu.
Devasal saat kulesindeki bu olayın etkisi tüm sokakları sarmıştı. Saate bakan şokun etkisinden çıkamıyordu. .Kimi sokak aralarından;
“Sonumuz geldi!” Bağrışları yükseliyordu.
Saatin etrafını sarmış kalabalığı yarıpta gelen Zaman Muhafızları halkı saatin etrafından dağıtmaya çalışıyorlardı. Halk panik içinde bir açıklama bekliyordu. Muhafızların öfkesi arttıkça tavırları da şiddetleniyor, daha sert bir şekilde müdahale etmeye başlıyorlardı. Zaman Denetleme Başkanı durumun çığırından çıkacağını anlayarak halka bir konuşma yapma kararı almıştı.
Saat kulesinin önüne geçerek;
“Bu oyunu kimlerin oynamış olabileceği konusunda bir bilgimiz yok. Biliyorsunuz ki saatimiz 24 saat boyunca gözetleniyor. Fakat saati gözetleyen muhafızlarımız ölü bir şekilde bulundu. Vücutlarında büyük yanıklar mevcuttu. Şuan panik yapmanıza gerek yok, zaman durmuş değil. Dakikalar ilerliyor. Sadece artık saatin kaç olduğunu bilemeyeceğiz.”
Kalabalığın içinden biri;
“Yelkovanın yanında akrep yoksa zamanda yoktur. Siz bizlerin zamanına sahip çıkamadınız. Şimdi hepimiz bir boşlukta yaşayacağız, zamanımızı yakan ateş şimdi bizi de yakacak!”
Kalabalığın içinde sesler yükselmeye başlamıştı. Zaman Denetleme Başkanı sesini daha fazla yükselterek;
“Evet, sonumuz geldi. Sonumuz geldi ama zamansız yaşamayı da öğrenebiliriz. Çoğunuz duymuşunuzdur. Saat yapılmadan önce atalarımız zamansız yaşarlarmış. Onlar yaşadıysa biz neden yaşayamayalım?”
Bu sefer başka bir ses;
“Dedem derdi ki saat bize zamanı gösteremez hale gelirse Pompei halkından farkımız olmayacak.”
Başkan;
“Senin deden nerede şimdi?”
Başkan cevap alamamıştı. İçinde yanardağlar patlıyordu. Neler olacağını gayet iyi biliyordu. Tek yapması gereken biran önce burayı terk etmekti. Bunu da biran önce sessiz sedasız yapmıştı.
Bütün halk günlük tüm işlerini her şeyi bırakmıştı. Saatin etrafına toplanmışlardı. Oradan ayrılmıyorlar, zamanla beraber yok olmayı bekliyorlardı. Öylede oldu, açlıktan insanlar bir bir ölmeye başlamışlardı. Açlıktan ölmeyenler hastalıktan ölmeye başlamıştı. Etraf leş yiyici hayvanlarla dolmaya başlamıştı.
Yıllar sonra Başkan saati görmeye karar vermişti. Kendi imkanlarıyla gelerek saati ziyaret ettiğinde etrafta yüzlerce iskeletin olduğunu gördü. Farkına varmıştı ki zaman bu insanları da öldürmüştü. Fakat yelkovan ve saniye hala işlemeye devam ediyordu.

Yorumlar
Yorum Gönder