Ana içeriğe atla

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

Japon Balığı Kusimisunun Gösterisi

Surreal

            Ülkede çok büyük reklâmlar yapılmış Kusimisu için, Afişler hazırlandı, haber programlarında konuşuldu, oyuncakları yapıldı. Herkes bu gösteri için heyecanlandırıl ve bu gösteri için basılan biletlerin tamamı çıktığı andan itibaren 4 saat içinde tükendi. Organizasyonu yapan şirketin önünde eylemler düzenlemeye başlamıştı. Kimi az sayıda bilet basıldığından kimi de biletlerin karaborsaya düştüğünden şikâyetçiydi.
            Herkes bir Japon Balığının nasıl bir gösteri yapacağını merak ediyordu. Bu balıklar 10 saniyede unutmuyor? Nasıl olurda bir şeyler öğrenebiliyordu? Diye sorular etrafında dolaşırken gösteri günü gelmiş çatmıştı.
            Gösteri salonu tıklım tıklım dolmaya devam ediyordu. İçeri kaçak yollarla girmeye çalışanlar, sahte bilet ile aynı koltuğu 10 kişi tutanlar içerisi karman çorman olmuştu. Gösteri saatinden ancak 4 saat sonra bu karmaşa bir düzüne sokulabilmiş ve herkes yerine oturabilmiş ve salona giren kaçaklar dışarı çıkartılabilmişti.
            Gösteri için bir futbol stadyumu seçilmişti. Üzeri kapalı olan stadyumun orta yeri bomboştu. Birden bire ışıklar söndü ve her taraf zifiri karanlığa büründü.
            Karanlığı sessizlikte izleyerek arada bir çıkan koltuk gıcırtıları ve öksürükler dışında hiçbir ses yoktu. Bu karanlık gereğinden fazla uzun sürmüştü. Yarım saattir hiçbir şeyin olmayışı sessizliği çoktan bozmaya başlamıştı. Birden bir grup ışık stadyumun tam ortasını aydınlatmaya başlamıştı. Aydınlığında tam ortasında küçük bir akvaryum duruyordu. İçi boştu. Sonrasında spot ışıklardan biri stadyumun sahaya giriş kapısına yönelmişti. Herkes heyecanlanmıştı. Hiç ses çıkmış spotların gösterdiği yere insanlar kafalarını çeviriyorlardı. Sahanın girişince 5 yaşlarında küçük bir kız çocuğu vardı. Üzerinde pembe çiçeklerle süslenmiş mor bir elbise vardı. Elini sıkıca kapatmış bir şekilde ellerini başının üzerinde tutarak yüzünde gülümsemeyle sahnenin ortasına doğru koşuyordu.
            Sonra birden tekrar tüm ışıklar sönmüştü. Birkaç dakika sonra tekrar tüm spotlar sahanın ortasına yöneldiğinde sahanın ortasında bulunan akvaryum ortadan kaybol onun yerine küçük bir masa gelmiş ve masanın orta yerinde de bir Japon balığı yan yatmış çırpınıyordu.
            İnsanlar anlamlandıramamalarına rağmen etraflardan gelen birkaç alkış sesinin ardından tüm salon Japon Balığını alkışlamaya başlamıştı. Kısa süren alkış merasiminin ardından ortadan kaybolan küçük kız elinde küçük bir kovayla beraber karanlığın içinde belirmişti. Zaman insanlar için yavaşlamıştı. Büyük beklentileri vardı. Sonra küçük kız elindeki içi su dolu olan kovayı Japon balığının yakınına konmuştu. Balık ağzını kocaman açmış yaşamaya çalışıyordu. Tabiî ki insanlar balığın ağzını göremiyorlardı. Sadece çırpınışlarına şahitlik ediyorlar, Sonra küçük kız başını masanın üzerine kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.
            Ağlaması uzun sürmüştü. İnsanlar tepki göstermeye birilerinin bu durumla ilgilenmesini istemeye başlamıştı. Kız kafasını kaldırdı. Balığın hareketleri yavaşlamaya başlamıştı. Kız elbisesinin eteğinin kenarıyla gözyaşlarını silmişti. Sonrasında elini kovanın içine daldırarak avuç içiyle aldığı suları balığın üzerine dökmeye başlamıştı. Arka arkaya döküyordu. Balığın yavaşlayan hareketleri hızlanmaya başlamıştı. Ardın kız bir kova suyu balığın üzerine boşaltıp geri çekilmesiyle stadyumun üzerinden bir akvaryumun balığın üzerine düşüp onu ezip öldürmesi bir oldu.
            Seyirdiler içinden şaşkınlık belirtileri gösterenlerde oldu, çığlık atanlarda, küfür edenlerde, her şeye rağmen küçük eteğinin kenarlarını kaldırarak tüm seyircileri selamladıktan sonra koşarak oradan uzaklaşmıştı. Hemen ardından da tekrar tüm ışıklar söndü ve her taraf yine karanlığa büründü. 10 Dakika kadar süre sonra seyircilerinde bulunduğu yerlerde olmak üzere stadyumdaki tüm ışıklar yanmıştı. Sahanın orta yerinde bulunan ne balıktan ne de masadan geriye bir şey kalmıştı. Sadece orta yerde yine o akvaryum vardı.
            İnsanlar kendi aralarında konuşmaya başlamış bu durumları anlamlandırmaya çalışarak tepki gösteriyorlardı. Zaman hızlanmamıştı. Kısa bir süre sonra bir anons yapılmıştı.
            “Sayın misafirlerimiz gösterimiz sona ermiştir, bizleri izlediğiniz için teşekkür ederiz. İyi akşamlar dileriz…” diye anonsun yapılmasıyla beraber insanların sesi daha da öfkeli çıkmaya tepkiler yükselmeye sahaya bir şeyler fırlatılmaya başlamışlardı.
            Gösteriden bir şey anlamayanlar, dolandırıldıklarını düşünenler ve pek çokları ne olduğunu anlayamayacak kadar çelişkiler ardı ardına geliyordu. Gösteriyi düzenleyenler çoktan stadyumu terk etmişti ve aradan yıllar geçmesine rağmen bu konuyla ilgili hiçbir yetkiliye ulaşılamamış dilden dile dolaşan bir efsaneler yığını halini almıştı.
            Hatta o balığın Tales olduğunu iddia edenler bile oldu.

            

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akrebin Yelkovana Vedası

Yelkovanın bu halini görünce çok fazla sıcağa maruz kalabilmiş olacağını düşündüm. Akrep ise yerinde yoktu, sadece dakikalar işliyordu. Bir de onu takip eden saniyeler… Biri zamanı yok etmeye çalışmıştı. Fakat kim olduğu belli olmayan bir hırsızın ellerinde tüketiliyordu. Devasal saat kulesindeki bu olayın etkisi tüm sokakları sarmıştı. Saate bakan şokun etkisinden çıkamıyordu. .Kimi sokak aralarından; “Sonumuz geldi!” Bağrışları yükseliyordu. Saatin etrafını sarmış kalabalığı yarıpta gelen Zaman Muhafızları halkı saatin etrafından dağıtmaya çalışıyorlardı. Halk panik içinde bir açıklama bekliyordu. Muhafızların öfkesi arttıkça tavırları da şiddetleniyor, daha sert bir şekilde müdahale etmeye başlıyorlardı. Zaman Denetleme Başkanı durumun çığırından çıkacağını anlayarak halka bir konuşma yapma kararı almıştı. Saat kulesinin önüne geçerek; “Bu oyunu kimlerin oynamış olabileceği konusunda bir bilgimiz yok. Biliyorsunuz ki saatimiz 24 saat boyun...

Tekdüze Bir Düzelik

Benim ruhum söküldü kafatasımdan, beni avuç içinden iki ağacın arasında ölülerini bekleyen çukura üfledi. Korktu bir takım şaşı kuşlar, ne tarafa uçacağını bilemeden uçtu durdu. Sadece bir tanesi ağaca çarptı ve öldü. Soyun hey ruh, bedeninin her parçasını ben oluşturacağım... Bir kova su getiren geveze baykuş az ileride başka bir ağacın kökünde ölü bulundu. Üzerlerine beyaz çarşaf geçirmiş bazı adamlar baykuşun ölüm sebebini bulmaya çalışıyorlardı. Önce kuşa baktılar, sonra ağaca, sonra yine kuşa baktılar, sonra da birbirlerine baktılar ve sırt sırtta verip ağıt yakmaya başladır… Ağıtı duyan baykuş dirildi. Ağıt yakanlarla ağıt yakmaya başladı. Ölüsünü gören baykuş gözyaşları dökmeye başladı. Sonrasında ölüsüne sarıldı ve ölüsü dirildi. Beyaz çarşaf giyinmiş adamlar orayı terk ettiler, baykuş dirilen ölüsünü bıraktı ve ağacın dalına kondu.