5 Nolu hücreye kapatıldığımda tek duyduğum geçmişimin şimdi ile eşleştirilmesiydi. Çıldırdım, çünkü çok fazla tırnaklarımı yiyor ve kendime iş bulamıyordum… Evde geçirdiğim dakikalar kelimeleri yakalamaya çalışsa da ben tırnaklarımı bitirmek köklerinden sökmek için savaşıyordum.
Ne zamandır burada kapalı olduğumu bilmiyorum, diş etlerim acıyor ve parmaklarımla karanlığı yakalayamıyordum. Çıplaktım... Sarkık göğüslerimdeki kıllarımla oynuyor üzerimde bana ait olmayan tek şey gözlüğümü burnuma bastırıyordum.
5 Nolu hücre binanın 4. katında yer alıyordu. Buraya kapanalı ne kadar olmuştu? Pencerenin önünde dışarıya bakmayı deniyorum, gözlerim ışığa alışana kadar bir çöp kamyonu siyah bir kedinin üzerinden geçiyor ve patlayan şah damarından fışkıran kanlar kaldırım taşı döşeli yollarda daireler çiziyordu. Son nefes burun deliklerini terk edene kadar çoktan kamyonun arkasından gelen çöpçüler kediyi kamyonun içine fırlatıyor, midem bulanıyor ve bende içeri giriyorum. Telefonuma baktım, aynı hücrede olduğumu gösteren mesajlar gelmeye devam ediyordu.
Artık hücremi paylaşmam gerekiyor, yarın yine tek başıma hücreme kapanabilirim...
İyi akşamlar.

Yorumlar
Yorum Gönder