Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sorgu etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

Merkez Topacı

Sadece bir fikirdi, Kimsesiz değilim, Sadece benliğimsizdim. Beni siz toparlayın, İki kişiliğim var benim, İkiside tıpa tıp aynı, Sadece birisinin tırnakları daha uzun… 

Kireçli Çay

Gündüz ile geceyi ayırt edemez hale geldim, çünkü hep aynı odadayım. Nefesimi tutma rekoru kırmaya çalışıyorum. Saatim yok kolumda ve ne şekilde nasıl ve kaç dakika tuttuğumu kestiremeyeceğim… Dışarıdan insan sesleri geliyor. Belli ki gündüz oldu ve insanlar işlerine koşturuyorlar.. Belki bir kaç kişi vardır öylesine dolaşmaya çıkmıştır, ölmeden köle olmak istemeyen… Bir çiçeği koparıp ondan özür dilemek için neler vermezdim. Ama yine de nefesimle boğuluyorum, acı çekiyorum ve iki kişilik bir ödül istiyorum. Kendim için istemiyorum, sadece odama koyacağım, çay koyup içeceğim. İyi günler…

Birkaç Dakikada Ölü Kuş

Sastipe, üzerimde çok fazla bir yük var. Şişipte patlamak üzere hazır olan bir yük… Sümbül Sokaktan geçerken ilk defa kendimi buranın yabancısı gibi hissettim. Gri renklerin üzerine lacivert benekli betebeli binanın kırmızı kiremitlerinin üzerinde ölü bir kuşun yattığı söyleniyordu. Fakat bundan daha önemsiz bir olay bu kuşun ölmesine sebep olmuştu. Kuş ölmeden dakikalar önce sessizce arkasından bir kedi yaklaşmıştı. Ufacık kuşu boğazından yakalayıp boğan kedi, bu olayın heyecanıyla ayağı kayarak beş katlı binanın çatısından aşağıya düşmüştü. Dokuz canını birden tek seferde kullanmak üzere olduğunu anlayan bir kısım insan kedinin miyavlama ve çakılma sesine doğru koşmuşlardı. Ağzından kanlar akan kedi hızlı hızlı nefes alıyor ve ölmeyi bekliyordu. İnsanlar acıyordu. Sadece acıyordu. Fakat farkın olmadıkları şey, kuştu. Kimse yukarıda kediden bir kaç dakika önce ölmüş kuştan haberdar değildi, değildi çünkü binalar çok yüksekti.

Masada Başlar Günbatımı

Sofrada bir ekmeğin bölünüşü bile o ekmeğin bölünüş amacını ortaya serer, elin hareketleri, kıvrımları, telaşı her şeyin bir açıklaması vardır. Yemek masası dizilişi de bir şeyleri el verir, alt sınıf yada üst sınıf hiç fark etmez, kavramlar yenilikçi değildir gelenekçidir. Bu gelenekçilikte erkeğin egemenliği yemek masasında başlar ve diğer etkenlerle devam eder. Televizyonda gösterilen pek çok dizi ve filmlerde de bu durum insanlara gösterilerek adapte edilir. Her hangi bir dizinin içinde kadın her ne kadar güçlü ve kendi kazancını elde eden biri olarak gösterilse de her şey yemek masasındaki konumu aynıdır. Ortada bir yemek masası kendini göstermeye devam ettikçe, ekmek ve erkek o konumu biçimlendirecektir.

Ormanda İki Kavram

Ormanda yalnız dolaşan adamları mutlaka duymuşunuzdur. Dikkat etmediğiniz bir konu var bu adamların hiç biri birbirine benzemezler… Biri psikopat, biri de sosyopattır. Peki bu adamların ormanda işi ne? Peşlerindeki karakterlerinden mi kaçıyorlar? Yoksa orman mı onları çağırdı? Psikopat ormanda dikkatli dikkatli yürürken etraftaki seslere kulak veriyordu. Koca orman bugün onun için çok sessizdi. İlerlerken yanından geçtiği her ağaca dokunmadan edemiyor uzağında kalan ağaçlarında yanına gidip dokunuyordu. Ormanın biraz ilerisinde su sesi duymaya başlamıştı. Hızla oraya doğru ilerliyordu. Çalılıkların etrafını çevirdiği nehrin yanına geldiğinde bir adamın nehrin kenarına oturmuş ayaklarını içine sokmak üzerine olduğunu gördü. Ses çıkarmadan bir adım geriye çekilerek çalılıkların arkasına saklanıp adamı izlemeye başlamıştı. Adamı gördüğü andan beri vücudu aşırı derecede terliyordu. Geri dönmeyi düşünüyordu. Bunu yapacak durumda değildi. Artık gözleri kararm...

Dolap Algoritması

Dolap nedir? Dolap kişilik kırılması kadar entrika dolu bir yol çizebilen nesnedir. Dolabın ruhsal tanımı? Dolap içine bir insan sığabileceği kadar genişse daha da büyüyebilir. Dolabın kaç gözü olmalı? Dolap bir insanı saklaya bilir, onun dışında korkularını da saklayabilir. Dolapların tümü duvara monte edilmeli midir? Dolap içi bir çocuğun dış dünyaya ilk bakışı olabilir. Dolap demonte mi olmalı yoksa gördüğün gibi mi? Dolap çekmecelerine yasaklı bir nesne girebilir. Sonrasında bu bir nesne olmaktan çıkabilir. Dolabı yok etmek için ne yapardınız? Dolabı Dionysos’un iki uçlu değneğinde paramparça etmedirdim…

Bir Kapının Kanlı Hatıraları

Kapı hızla yüzüme çarptı. Bu çarpışla beraber burnum kanlar içinde kaldı. Reflekslerim tuttukluk yaptı. Kapı bu, düşünmez gelen giden var mı diye… Siz de düşünür müsünüz? Darbenin etkisi beni kıç üstü yere oturttu. Başımı hafiften yukarıya kaldırdım, kan duracak gibi değildi. Oluk oluk akmaya devam ediyor, bir kısmı ağzımın içine doluyor midemi bulandırıyordu. Kapı kapandı ve bir daha açılmadı. Sizce kapıyı yüzüme çarpan kimdi? Ayağa kalkıp lavaboya koştum, yüzüme sürekli su çarpıyordum ve yüzüme değen su her seferinde kanımla kırmızıya boyanıyordu. Hemen sağ tarafımda kalan havluyu burnuma bastırarak banyodan çıktım ve buzdolabından aldığım buz parçalarını bir poşete doldurarak burnumun üzerine koydum… Buzların serinliği yakıcı acıyı birazda olsa dindirmeyi başarmıştı. Mutfak, tam da yüzüme çarpan kapının karşısındaydı. Yemek masasının sandalyesine oturdum ve kapıyı izlemeye başladım. “Sen mi çarptın ba...