Ana içeriğe atla

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

Kısır Saatler (Yamyam Bit'i)

chakra, cannibal

            Çıplak sırtımı soğuk duvara dayadım, sırtımın duvardan daha soğuk olduğunu anladım.
            Kâğıt ve kalemin keşfedilmediği zamanlardan birinde daha yeni yeni insanlar pişmiş et tüketmeye başlamıştı. Etrafta hafta sonu piknik alanını doldurmuş mangalcıların oluşturduğu koku gibi her taraf pişmiş et ve yanık yağ kokuyordu. Kimse kimsenin ateşine kimse kimsenin etine karışmazken çiğ et yemeye alışmış hayvanlar henüz bu duruma alışamamışlardı.
            Ekmek yoktu. Buğdayın keşfine henüz daha zaman vardı.
            Genellikle ateşte pişirilen hayvanlar ceylan, tavşan ve maymun etiydi. Savanalarda kurak zamanların geçtiği şu günlerde diğerleri gibi hayvan eti tüketmek yerine insan etiyle beslenen bir kabile vardı. Bu kabile 20 kişiden oluşuyordu. Günler geçti aylar geçti ve bu küçük kabile daha da küçülerek sadece 3 kişi kalmışlardı.
            Etraflarında avlaya bilecekleri o kadar çok hayvan olmasına rağmen bu kabilede güçlüler güçsüzleri yiyerek yaşamını sürdürme yolunu seçmişti. Kabilede sadece erkekler kalmıştı. Son olarak küçük olduğu için yemeyi erteledikleri küçük bir çocuğun kızarmış etini mideye indirmekle meşgul oldukları sıra da birbirlerinin üzerlerinden gözlerini de ayırmıyorlardı. Birkaç defa birbirlerine saldırıp yeme girişimde bulunduysalar da bu konuda başarısız olup yenilgiyi kabullenmeye başlamışlardı. Etraflarında pek çok kabile vardı. Her şeye rağmen onlara saldıracak kadar güçlü değillerdi.
            Yeni yollar bulmaları gerektiğini biliyorlardı. Neden insan eti yemeye başladıklarını düşündüklerinde işin başlangıcının etraflarına yerleşen aslan sürülerinden korkularına avlanamaz olmalarından kaynaklanıyordu. Eti yenilen ilk kişi kabilenin en yaşlı kadınıydı. Yaşlılıktan öldüğü gün ateşler yakılarak hiç düşünülmeden kızartılan eti afiyetle yenilmişti. Sonrasında bu bir gelenek haline gelerek ve güçsüzler öldürülerek yenilmeye devam edildi.
            Üç erkeğin son insan etini tüketmelerinin üzerinden 5 gün geçmişti. Kimi zaman içlerinde hiçbir kadının olmayışı cinsel isteklerinin baskınlaşması birbirlerine yönelik istekler uyandırsa da bu istekleri kısa sürede yerini açlık hissine bırakıyor ve her şeyi unutturuyordu. Açlık beraberinde öfkeyi ve stresi getirmeye başlamıştı. Arada sırada ağaçlardaki meyveleri tüketseler de bu onlar için yeterli olmuyordu. Artık dayanacak çaresi kalmayan içlerinden biri ayağa kalarak diğerlerini kavgaya davet etmişti. Bu ölümüne kavga da ölen ilk kişi ateşte pişirilip yenilecekti.
            Yüksek sesle bağırışların ardından yumruklar ve taşlarla beraber şiddetli bir kavga başlamıştı. Bu gürültüyü duyan hayvanlardan bazıları uzak mesafeden bu üç adamın kavgasını izliyorlardı. Kavga arada dinlenmelerle beraber devam ediyor, kanın kokusunu alan çakallar ve akbabaların her geçen saat sayılarını arttırıyordu. Bu mücadele bir buçuk gün sürmüştü.
            Kavgayı kazanan olmamıştı. Çatlayan kafatasları, kırılan kemikler, yarılan deriler, dökülen dişler ve kusulan kanlar içinde üç adam da birer saat arayla son nefeslerini vermişlerdi.

            Hayvanların arasında kısa bir sessiz bekleyişin ardından esas ziyafeti şimdi başlatıyorlardı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akrebin Yelkovana Vedası

Yelkovanın bu halini görünce çok fazla sıcağa maruz kalabilmiş olacağını düşündüm. Akrep ise yerinde yoktu, sadece dakikalar işliyordu. Bir de onu takip eden saniyeler… Biri zamanı yok etmeye çalışmıştı. Fakat kim olduğu belli olmayan bir hırsızın ellerinde tüketiliyordu. Devasal saat kulesindeki bu olayın etkisi tüm sokakları sarmıştı. Saate bakan şokun etkisinden çıkamıyordu. .Kimi sokak aralarından; “Sonumuz geldi!” Bağrışları yükseliyordu. Saatin etrafını sarmış kalabalığı yarıpta gelen Zaman Muhafızları halkı saatin etrafından dağıtmaya çalışıyorlardı. Halk panik içinde bir açıklama bekliyordu. Muhafızların öfkesi arttıkça tavırları da şiddetleniyor, daha sert bir şekilde müdahale etmeye başlıyorlardı. Zaman Denetleme Başkanı durumun çığırından çıkacağını anlayarak halka bir konuşma yapma kararı almıştı. Saat kulesinin önüne geçerek; “Bu oyunu kimlerin oynamış olabileceği konusunda bir bilgimiz yok. Biliyorsunuz ki saatimiz 24 saat boyun...

Tekdüze Bir Düzelik

Benim ruhum söküldü kafatasımdan, beni avuç içinden iki ağacın arasında ölülerini bekleyen çukura üfledi. Korktu bir takım şaşı kuşlar, ne tarafa uçacağını bilemeden uçtu durdu. Sadece bir tanesi ağaca çarptı ve öldü. Soyun hey ruh, bedeninin her parçasını ben oluşturacağım... Bir kova su getiren geveze baykuş az ileride başka bir ağacın kökünde ölü bulundu. Üzerlerine beyaz çarşaf geçirmiş bazı adamlar baykuşun ölüm sebebini bulmaya çalışıyorlardı. Önce kuşa baktılar, sonra ağaca, sonra yine kuşa baktılar, sonra da birbirlerine baktılar ve sırt sırtta verip ağıt yakmaya başladır… Ağıtı duyan baykuş dirildi. Ağıt yakanlarla ağıt yakmaya başladı. Ölüsünü gören baykuş gözyaşları dökmeye başladı. Sonrasında ölüsüne sarıldı ve ölüsü dirildi. Beyaz çarşaf giyinmiş adamlar orayı terk ettiler, baykuş dirilen ölüsünü bıraktı ve ağacın dalına kondu.

Japon Balığı Kusimisunun Gösterisi

            Ülkede çok büyük reklâmlar yapılmış Kusimisu için, Afişler hazırlandı, haber programlarında konuşuldu, oyuncakları yapıldı. Herkes bu gösteri için heyecanlandırıl ve bu gösteri için basılan biletlerin tamamı çıktığı andan itibaren 4 saat içinde tükendi. Organizasyonu yapan şirketin önünde eylemler düzenlemeye başlamıştı. Kimi az sayıda bilet basıldığından kimi de biletlerin karaborsaya düştüğünden şikâyetçiydi.             Herkes bir Japon Balığının nasıl bir gösteri yapacağını merak ediyordu. Bu balıklar 10 saniyede unutmuyor? Nasıl olurda bir şeyler öğrenebiliyordu? Diye sorular etrafında dolaşırken gösteri günü gelmiş çatmıştı.             Gösteri salonu tıklım tıklım dolmaya devam ediyordu. İçeri kaçak yollarla girmeye çalışanlar, sahte bilet ile aynı koltuğu 10 kişi tutanlar içerisi karman çorman olmuştu. Gösteri saatin...