Ana içeriğe atla

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

Dışkı Bilinci

Door

            O dışkı orada durmaya devam ediyordu. Sanki benden değil de bir filin anüsünden fırlamış gibiydi. Deliğe boydan boya uzanmış, harcadığım bir tanker dolusu su bile onu oradan atmaya yetmiyordu. Ne yapmam gerektiğini düşünüp duruyordum, aklıma tek gelen şey üzerine daha fazla su dökmekti. Onu orada bırakıp gitmek bana göre değildi. Arkamdan söylenecek laflardan çok onu görenlerin takınacakları yüz ifadeleri aklıma geldikçe bedenimi daha büyük bir tedirginlik sarmaya devam ediyordu.
            Su boşuna harcamayı bıraktım, tekrar klozete oturdum ve yüzümü iki elimin arasına aldım. Burnuma sol elimden pis bir koku geliyordu. Telaşla elimi yüzümden çektim ve popomu temizlediğim elimi yüzüme her tarafına sürdüğümü fark ettim… Neden her şeyi bir süre sonra fark ediyordum?
            Vücudumu saran stres beni ter içinde bırakmaya başladığı sırada kapı tıklanmaya başlamıştı. Sanki kötü bir rüyadan kurtularak uyanıyordum, kapıyı çalan kişiye içerisi dolu desem de kapıyı aynı hızla aynı güçle tıklamaya devam ediyordu. Tekrar sifonu çektim ve dışkının oradan gitmesi için dua ettim. Tabi ki yine gitmedi…
            Artık tuvaletten çıkmaya karar verdim, kapıyı açtığımda karşımda kimse yoktu. Aksine karşımda başka bir klozet duruyordu. Kapı başka bir kabine başka bir tuvaletin içine açılmıştı. Klozete yavaşça yaklaştım ve içine baktığımda bana ait olan o inatçı dışkının aynısı orada duruyordu.
            Sol tarafımda da başka bir kapı vardı. O kapıyı da birisi tıklamaya başlamıştı. Bu klozetinde sifonunu çektim ve kapıyı açtım, orada da kimse yoktu. Yine karşımda başka bir klozet vardı. Onun içinde de aynı pislik bana bakıyordu. Nereden baksam bunun gibi 10 tane daha kapı açtım ve her şey aynı noktaya çıktı.

            Bir süre sonra alıştım bu duruma, hayatımızın bir noktasında olduğu gibi kafayı yediğimi düşündüğüm anda kafayı yemeye de alıştım ve onun içinde duyarsızlaştım… Farklı bir yol aramadım, hep tıklanılan kapıyı açtım ve son nefesime kadar bunu tekrarladım durdum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akrebin Yelkovana Vedası

Yelkovanın bu halini görünce çok fazla sıcağa maruz kalabilmiş olacağını düşündüm. Akrep ise yerinde yoktu, sadece dakikalar işliyordu. Bir de onu takip eden saniyeler… Biri zamanı yok etmeye çalışmıştı. Fakat kim olduğu belli olmayan bir hırsızın ellerinde tüketiliyordu. Devasal saat kulesindeki bu olayın etkisi tüm sokakları sarmıştı. Saate bakan şokun etkisinden çıkamıyordu. .Kimi sokak aralarından; “Sonumuz geldi!” Bağrışları yükseliyordu. Saatin etrafını sarmış kalabalığı yarıpta gelen Zaman Muhafızları halkı saatin etrafından dağıtmaya çalışıyorlardı. Halk panik içinde bir açıklama bekliyordu. Muhafızların öfkesi arttıkça tavırları da şiddetleniyor, daha sert bir şekilde müdahale etmeye başlıyorlardı. Zaman Denetleme Başkanı durumun çığırından çıkacağını anlayarak halka bir konuşma yapma kararı almıştı. Saat kulesinin önüne geçerek; “Bu oyunu kimlerin oynamış olabileceği konusunda bir bilgimiz yok. Biliyorsunuz ki saatimiz 24 saat boyun...

Tekdüze Bir Düzelik

Benim ruhum söküldü kafatasımdan, beni avuç içinden iki ağacın arasında ölülerini bekleyen çukura üfledi. Korktu bir takım şaşı kuşlar, ne tarafa uçacağını bilemeden uçtu durdu. Sadece bir tanesi ağaca çarptı ve öldü. Soyun hey ruh, bedeninin her parçasını ben oluşturacağım... Bir kova su getiren geveze baykuş az ileride başka bir ağacın kökünde ölü bulundu. Üzerlerine beyaz çarşaf geçirmiş bazı adamlar baykuşun ölüm sebebini bulmaya çalışıyorlardı. Önce kuşa baktılar, sonra ağaca, sonra yine kuşa baktılar, sonra da birbirlerine baktılar ve sırt sırtta verip ağıt yakmaya başladır… Ağıtı duyan baykuş dirildi. Ağıt yakanlarla ağıt yakmaya başladı. Ölüsünü gören baykuş gözyaşları dökmeye başladı. Sonrasında ölüsüne sarıldı ve ölüsü dirildi. Beyaz çarşaf giyinmiş adamlar orayı terk ettiler, baykuş dirilen ölüsünü bıraktı ve ağacın dalına kondu.

Japon Balığı Kusimisunun Gösterisi

            Ülkede çok büyük reklâmlar yapılmış Kusimisu için, Afişler hazırlandı, haber programlarında konuşuldu, oyuncakları yapıldı. Herkes bu gösteri için heyecanlandırıl ve bu gösteri için basılan biletlerin tamamı çıktığı andan itibaren 4 saat içinde tükendi. Organizasyonu yapan şirketin önünde eylemler düzenlemeye başlamıştı. Kimi az sayıda bilet basıldığından kimi de biletlerin karaborsaya düştüğünden şikâyetçiydi.             Herkes bir Japon Balığının nasıl bir gösteri yapacağını merak ediyordu. Bu balıklar 10 saniyede unutmuyor? Nasıl olurda bir şeyler öğrenebiliyordu? Diye sorular etrafında dolaşırken gösteri günü gelmiş çatmıştı.             Gösteri salonu tıklım tıklım dolmaya devam ediyordu. İçeri kaçak yollarla girmeye çalışanlar, sahte bilet ile aynı koltuğu 10 kişi tutanlar içerisi karman çorman olmuştu. Gösteri saatin...