O dışkı
orada durmaya devam ediyordu. Sanki benden değil de bir filin anüsünden
fırlamış gibiydi. Deliğe boydan boya uzanmış, harcadığım bir tanker dolusu su
bile onu oradan atmaya yetmiyordu. Ne yapmam gerektiğini düşünüp duruyordum,
aklıma tek gelen şey üzerine daha fazla su dökmekti. Onu orada bırakıp gitmek
bana göre değildi. Arkamdan söylenecek laflardan çok onu görenlerin
takınacakları yüz ifadeleri aklıma geldikçe bedenimi daha büyük bir tedirginlik
sarmaya devam ediyordu.
Su boşuna
harcamayı bıraktım, tekrar klozete oturdum ve yüzümü iki elimin arasına aldım.
Burnuma sol elimden pis bir koku geliyordu. Telaşla elimi yüzümden çektim ve
popomu temizlediğim elimi yüzüme her tarafına sürdüğümü fark ettim… Neden her
şeyi bir süre sonra fark ediyordum?
Vücudumu
saran stres beni ter içinde bırakmaya başladığı sırada kapı tıklanmaya
başlamıştı. Sanki kötü bir rüyadan kurtularak uyanıyordum, kapıyı çalan kişiye
içerisi dolu desem de kapıyı aynı hızla aynı güçle tıklamaya devam ediyordu.
Tekrar sifonu çektim ve dışkının oradan gitmesi için dua ettim. Tabi ki yine
gitmedi…
Artık
tuvaletten çıkmaya karar verdim, kapıyı açtığımda karşımda kimse yoktu. Aksine
karşımda başka bir klozet duruyordu. Kapı başka bir kabine başka bir tuvaletin
içine açılmıştı. Klozete yavaşça yaklaştım ve içine baktığımda bana ait olan o
inatçı dışkının aynısı orada duruyordu.
Sol
tarafımda da başka bir kapı vardı. O kapıyı da birisi tıklamaya başlamıştı. Bu
klozetinde sifonunu çektim ve kapıyı açtım, orada da kimse yoktu. Yine karşımda
başka bir klozet vardı. Onun içinde de aynı pislik bana bakıyordu. Nereden
baksam bunun gibi 10 tane daha kapı açtım ve her şey aynı noktaya çıktı.
Bir süre
sonra alıştım bu duruma, hayatımızın bir noktasında olduğu gibi kafayı yediğimi
düşündüğüm anda kafayı yemeye de alıştım ve onun içinde duyarsızlaştım… Farklı
bir yol aramadım, hep tıklanılan kapıyı açtım ve son nefesime kadar bunu
tekrarladım durdum.

Yorumlar
Yorum Gönder