Ana içeriğe atla

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

Ben Böyle Kadın Görmedim

Satwik Gade

            Bulunduğum yerin rafının 5. sırasından bana bakıyordu. Arada sırada kutuların arasına saklanarak benden korktuğunu belli etse de genel olarak saklanmıyordu.
            Çıplaktı. Bir deri bir kemik vücuduyla büyük bir çelişki yaratan kocaman göğüsleri vardı. Sanki onları taşımakta zorlanıyordu.
            Kadının boyu bir elimin yarısı kadardı. Yaklaştım ona doğru, yüzümü ona biraz daha yaklaştırdığımda hafiften geri çekildi.
            Siyah saçlı, esmer tenliydi. Göğüslerinin uçlarından süt olabileceğini düşündüğüm bir şeyler damlıyordu.
            Yüzünü yüzüme en yakın seviyeye getirerek konuşmaya başladı;
            “Ben senin müridinim” dedi.
            Ben de ona şaşkınlığımı belli ederek;
            “Sen ne diyorsun? Sen nesin böyle?” dedim.
            Elimle ona dokunmamı söyledi. Bende ilk olarak göğsüne sonrada vücudunun diğer taraflarına dokundum.
            Görüntüsünün yanında sıcaklığıyla da bir insandı. Düşüncelerimi okumuş gibi;
            “Beni sen bu hale getirdin. Beni cezalandırdın, ne üzerime göre kıyafet bulabiliyorum, nede başka bir şey... Göğüslerim sürekli süt üretiyor. Onları içecek yaşamımı sürdürüyorum. Senden beni eski halime döndürmeni istiyorum.” Dedi.
            Ona;
            “Senin kim olduğunu dahi bilmiyorum. Şuan gerçek olduğundan bile emin değilim.” Dedim.
            Hiç duraksamadan cevap verdi;
            “Sen her şeyi biliyorsun. Sadece beni öpmen yeterli…”
            Sonrasında bir sürü sordum, yinede hiçbirine cevap alamadım. Öylece durmuş onu öpmemi bekliyordu. Aslında sorduğum soruların birbirlerinden farkı yoktu. Söylediğini yaptım, onu tam vücudunun ortasından öptüm. Ağzıma acı bir tat geldi ve midem bulanmaya başladı.
            Kusmamak için kendimi zor tutuyordum, gözlerimin önü nokta nokta olamaya hafiften kararmaya başladı. Bu durum bir süre devam etti. Kendime geldiğimde kadın hiçbir yerde yoktu. Raflardaki kutuların hepsini yer fırlattım, bağırdım çağırdım yine de hiçbir yerde onu bulmadım… Tekrar yoğun bir kusma isteğiyle beraber midemde ne varsa dışarıya çıkardım, bu durum beni terletmişti. Yere oturdum, hızlı hızlı nefes alıyordum. Kusmak beni rahatlatmıştı.

            Kendimi daha iyi hissediyordum, ayağa kalkıp dışarı çık ve yüzüme esen rüzgârla beraber, o kadını bir daha göremeyeceğimi anlamıştım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Akrebin Yelkovana Vedası

Yelkovanın bu halini görünce çok fazla sıcağa maruz kalabilmiş olacağını düşündüm. Akrep ise yerinde yoktu, sadece dakikalar işliyordu. Bir de onu takip eden saniyeler… Biri zamanı yok etmeye çalışmıştı. Fakat kim olduğu belli olmayan bir hırsızın ellerinde tüketiliyordu. Devasal saat kulesindeki bu olayın etkisi tüm sokakları sarmıştı. Saate bakan şokun etkisinden çıkamıyordu. .Kimi sokak aralarından; “Sonumuz geldi!” Bağrışları yükseliyordu. Saatin etrafını sarmış kalabalığı yarıpta gelen Zaman Muhafızları halkı saatin etrafından dağıtmaya çalışıyorlardı. Halk panik içinde bir açıklama bekliyordu. Muhafızların öfkesi arttıkça tavırları da şiddetleniyor, daha sert bir şekilde müdahale etmeye başlıyorlardı. Zaman Denetleme Başkanı durumun çığırından çıkacağını anlayarak halka bir konuşma yapma kararı almıştı. Saat kulesinin önüne geçerek; “Bu oyunu kimlerin oynamış olabileceği konusunda bir bilgimiz yok. Biliyorsunuz ki saatimiz 24 saat boyun...

Tekdüze Bir Düzelik

Benim ruhum söküldü kafatasımdan, beni avuç içinden iki ağacın arasında ölülerini bekleyen çukura üfledi. Korktu bir takım şaşı kuşlar, ne tarafa uçacağını bilemeden uçtu durdu. Sadece bir tanesi ağaca çarptı ve öldü. Soyun hey ruh, bedeninin her parçasını ben oluşturacağım... Bir kova su getiren geveze baykuş az ileride başka bir ağacın kökünde ölü bulundu. Üzerlerine beyaz çarşaf geçirmiş bazı adamlar baykuşun ölüm sebebini bulmaya çalışıyorlardı. Önce kuşa baktılar, sonra ağaca, sonra yine kuşa baktılar, sonra da birbirlerine baktılar ve sırt sırtta verip ağıt yakmaya başladır… Ağıtı duyan baykuş dirildi. Ağıt yakanlarla ağıt yakmaya başladı. Ölüsünü gören baykuş gözyaşları dökmeye başladı. Sonrasında ölüsüne sarıldı ve ölüsü dirildi. Beyaz çarşaf giyinmiş adamlar orayı terk ettiler, baykuş dirilen ölüsünü bıraktı ve ağacın dalına kondu.

Japon Balığı Kusimisunun Gösterisi

            Ülkede çok büyük reklâmlar yapılmış Kusimisu için, Afişler hazırlandı, haber programlarında konuşuldu, oyuncakları yapıldı. Herkes bu gösteri için heyecanlandırıl ve bu gösteri için basılan biletlerin tamamı çıktığı andan itibaren 4 saat içinde tükendi. Organizasyonu yapan şirketin önünde eylemler düzenlemeye başlamıştı. Kimi az sayıda bilet basıldığından kimi de biletlerin karaborsaya düştüğünden şikâyetçiydi.             Herkes bir Japon Balığının nasıl bir gösteri yapacağını merak ediyordu. Bu balıklar 10 saniyede unutmuyor? Nasıl olurda bir şeyler öğrenebiliyordu? Diye sorular etrafında dolaşırken gösteri günü gelmiş çatmıştı.             Gösteri salonu tıklım tıklım dolmaya devam ediyordu. İçeri kaçak yollarla girmeye çalışanlar, sahte bilet ile aynı koltuğu 10 kişi tutanlar içerisi karman çorman olmuştu. Gösteri saatin...