Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

The Inward Circles — The Soul Itself A Rhombus

Geçmişinizden İyi Bir Zaman

“Ne sensiz olabilirim, ne de bir uçurtma uçurabilirim.” Geçmişe sık sık imrenenimiz olmuştur. Bunun yanında sık sıkta eleştirenimiz de olmuştur.    İyi bir zaman geçirmenizi diliyorum… Ben size olmak istediğiniz zamandan sesleniyorum. Fakat çok fazla sisli bir yer burası, bir de oldukça karanlık… Elimdeki fener etrafı sisten dolayı aydınlatamıyor. Bir perde gibi önüme geçiyor. Çok azda olsa bir şeyler görebiliyorum. İyi bir zaman geçirdiğinizden eminim… İyi bir zaman geçiriyor olmasaydınız, ben burada olmazdım. Emin olun az da olsa bir şeyler görüyorum. Çok fazla sis ve karanlık var burada, el fenerimin pili zayıflamaya başladı. Birazdan tekrar sizin zamanınıza dönmek zorundayım. Çünkü sis ve karanlık dağılmak üzere… Az da olsa geçmişinizden bir şeyler gördüm. Şimdi gelmeliyim… Hemen!

Ben Benim Kadarım

Kuru bir kereste gibiyim, Göz bebeklerimin etrafını sarmış, Yeşil yosun… Üstüne üstlük birde o kadar yalnızım ki, Sanırsın Platon öldü.

Tırtıl Gökdeleni Ararken

Kirli ve sisli bir havanın etkili olduğu bir sabah milyonlarca tırtıl koca bir şirketin her tarafını sarmışlardı. Devasal gökdelende işlerini bitirmiş çıkmak isteyen insanlar birden bire ortaya çıkmış bu tırtıllara anlam veremiyorlardı. İşin kötü tarafı yürüdükleri yollarda bile tırtıllar vardı. Yollarda yürüyüp arabalarına gitmek isteyen yada yaya olarak şirketi terk etmek isteyen insanlar dahi çok zor yürüyorlardı. Kimi kayıp düşüyordu. Bu karmaşanın ortasında tiksinip kusanlarda vardı. Şirketin fazla tırtıl bulunmayan ve dışarıyı rahatlıkla gören bir yerinde bir kişi; "Bilir musun tırtıl 13 ile 15 bölümden oluşur. Başın ardındaki ilk 3 bölümde kelebeğin kanatlarını ve ayaklarını taşıyan göğüs bölgesi oluşur." Yanında bulunan diğer adam; "Eeee gerisi ne olur?" Yaptığı tanımlamanın yeterli olduğunu düşünen adam; "Ne bileyim ben…diyerek konuyu kapatmıştı." Kısa bir süre sonra etraftaki...

Bir Kapının Kanlı Hatıraları

Kapı hızla yüzüme çarptı. Bu çarpışla beraber burnum kanlar içinde kaldı. Reflekslerim tuttukluk yaptı. Kapı bu, düşünmez gelen giden var mı diye… Siz de düşünür müsünüz? Darbenin etkisi beni kıç üstü yere oturttu. Başımı hafiften yukarıya kaldırdım, kan duracak gibi değildi. Oluk oluk akmaya devam ediyor, bir kısmı ağzımın içine doluyor midemi bulandırıyordu. Kapı kapandı ve bir daha açılmadı. Sizce kapıyı yüzüme çarpan kimdi? Ayağa kalkıp lavaboya koştum, yüzüme sürekli su çarpıyordum ve yüzüme değen su her seferinde kanımla kırmızıya boyanıyordu. Hemen sağ tarafımda kalan havluyu burnuma bastırarak banyodan çıktım ve buzdolabından aldığım buz parçalarını bir poşete doldurarak burnumun üzerine koydum… Buzların serinliği yakıcı acıyı birazda olsa dindirmeyi başarmıştı. Mutfak, tam da yüzüme çarpan kapının karşısındaydı. Yemek masasının sandalyesine oturdum ve kapıyı izlemeye başladım. “Sen mi çarptın ba...

Kanepe

Kendini ipin ucunda görüyordu. O da sessiz bir rüya bu, akıllıca davranmanız gerekiyor. At sırtında buldum ellerini, sonrasında da vücudunun tamamını buldum. Sonra bir kanepenin üzerine uzanmış erkek cesedi buldum. Her şey karmaşık gözükse de aslında uzandığı kanepenin baş uçunda eli çenesinde dudakları sakalının arkasında gizlenmiş başka bir iskeletin onu soru yağmuruna tuttuğunu kestiremiyordu. Ceset kendini anlık rüyalara götürmeye çalışıyor, bir mağaraya girerek içeriye dizilmiş kanepeleri saymaya çalışıyordu. Tüm bunlara rağmen yine en başa, aynı kanepeye dönüyordu. Fakat bu sefer kanepenin başında o iskelet yerine, tavandan sarkan bir ip görüyordu. İp, ona ateşin üzerinden geçerken alev alan hidrojen gazıyla şişirilmiş balonu gösteriyordu. Nefes almaya çalışırken, kanepedeki ceset çürümeye başlamış göğüs kafesini yarıyor, göğsü nefes kaçırmasına rağmen balonu düşünüyordu. Dilini üzerinde gezdirip, ipi onun boynunu sarışını dinliyor, hey...

Perde Arkasındaki El

Bugün bir insanı daha gözlerini oyarken yakaladım. Pencerenin dış tarafında bir mülkiyet ezberciliğinde neyi ne zaman nasıl yaşaması gerektiğini bilmeyen bir at nalı buldum, o artık perdenin arkasında… Beden ikili oynar, fiziksel bir arayış - Fiziksel yaralanmalar bedeni…-, zihinsel bir arayış, - korkuysa zihni felç eder. - tüm bunlar harika göz renklerime bir destek niteliği taşıya bilir. Ama ben yeni bir başlangıç yaptım. Akşam üzerine doğru bir buçuk metre mesafeden çöp kovasını izledim, benden etkilendi. Bana kokusunu yolladı. Yoldan geçen arabadan hoş bir müzik sesi geliyordu. İsyankar bir gettonun Arabesk Rap’i kedileri korkuttu. Beni çöp kovası korudu, kokusuyla sardı iki kere, sonra altını pisletti. Yol ağladı.